SAYFALAR

Bir yaş Bir traş


Bir yaş bir traş derler eskiler


Bizde işler böyle yürümedi maalesef oğlumun lüle lüle sarı saçlarına her ne kadar kıyamasam da hem gözlerinin içine girdiğinden hem de karizmayı fazlaca çizdirdiğinden kestirmeye karar verdik babasıyla uzun fikir teatilerinde bulunarak.

Ama evdeki hesap çarşıya uymadı !! Keremoğlan pek bi mağrur girdi berberden içeri izledi izledi tüm olan biteni .Annesinin onun için uzun uğraşlar neticesinde seçtiği o çok fiyakalı berber koltuğuna ki -kendisi araba görünümlü uçağımsı janjanlı bişeydi -rağbet edip tüm dertlerinden sıyrılacağı hayalleri yerle yeksan oldu o dakika..

Keremoğlan berberi görür görmez o yüreklerimizi dağlayan ağlamasını koyverdi.

Babacığı dayanamaz ki kaptığı gibi onu dışarı çıkardı biraz gezilip tozuldu kendisi sakinleştirildi ama heyhat yine koltuk yine aynı parodi.Sonuçta berber sağdan soldan Allah ne verdiyse dalıp oğlumu Kırpıkla Kurabiye Canavarı arası bi kılığa soktu.

O her haliyle güzel ama ah o saçlar yok mu .

Hani bazen biz kadın milletinde olur upuzun saçların vardır .Rüzgarda savrulur atkuyruğu yaparsın bigudiyle sararsın şekilde şekile sokarsın .Banyo yaptıktan sonra kuruyunca topuz filan yaptıysan gece yatarken o topuzu açınca mis gibi bi koku gelir hani burnuna sonra ne bileyim üzerine bi kazak giyersin elinle tutar çıkarırsın omzuna dökülen saçlarını. Ders çalışırken ya da yoğun iş trafiğinde bunalırsın bazen hiç toka bulamasan bi kurşun kalemle Japon usülü toplayıverirsin. Gece yatarken yastığa yerleştirirsin kendinden önce saçlarını.

Sonra bi gün gidip hangi akla hizmet kestiriversin o saçları sabah uyanırsın önce yastıktaki boşluğu farkedersin için sızlar sonra üstünü giyersin her zamanki gibi elinin boynuna atarsın ama ne yazıkki saçlarının hepsi zaten boynundan yukarıdadır.İçin daha kuvvetle yanar.

İşte Keremin saçları içinde buna yakın bi acıyla içim yanıyor benim. Uzadıkça geçiyor ama :)


Neler mi Yapıyoruz Son Zamanlarda



İçimiz pır pır yeni bi hayat bekliyor bizi ne de olsa. Bahar geldi ondan mı bilinmez oğlumda ben de çok neşeliyiz.

Akşamları sokağa çıkar olduk çokca. İlk çıktığımızda Kerem aya ayak basan ilk Türk gibi tam yarım saat kıpırdamadan zemin etüdü yaptı :) Bakti ki tehlike yok üstelik de eğleceli bi yer yemek yok en eğleceli kısmı da bu olsa gerek.Üstelik anne hiç -Yapma Kerem demiyor. İşte bu onu daha da keyiflendirdi.


Yeni bi şey keşfettim!!

Bu çocuk topa çok sıkı vuruyor.Manasız boş atışlar değil hedef gösteren kararlı atışlar yapıyor. Ama çok paylaşımcı olduğunu söyleyemeyeceğim. Maalesef bu konuda eksiklerimiz var .Sosyalleştikçe değişiceğini umuyorum.Tek istediğim hakkını yedirmeden paylaşımcı olması.

Hiç böyle dertlerim olucağını düşünmezdim 3-5 yıl evvel söyleseler bile inanmazdım. Resmen sokağa çıktığımız o ilk yarım saat boyunca kimseye sokulmadan durunca acaba çekingen bi çocuk mu olucak oyunlara karışamıycak mı gibi kaygılar kafamda silüet gibi olsa da beliriverdi.

E tabi Güray senin hatan diycektim kendime oyun grubuna götürme projeni hayata geçiremediğin için oldu bütün bunlar vs vs ama neyse ki korkulan olmadı oğlum sadece keşif yapıyormuş.
Plan proje insanı Alp in oğlundan bekleneni yani.

Ama eğer dikaktini çekicek mevzu derinse yukarıdaki gibi yani gözü çocuk arkadaş ekip paylaşma filan görmez oluyor.




Öztaş Brothers





İşte yine babayla buluşmuş hasret gideriyorsun.İkinizin de gözü nasıl da başka hiçbişeyi görmüyor biraraya gelince maalesef beni bile :(