Yine suçlu ben miyim bilmiyorum yazamadım diye .Toparlandım mı onu da bilmiyorum.!!!
Bi yerde okumuştum sanırım her çocuk babası ölene kadar çocukmuş.Bu evde benim babamla birlikte yüreğimdeki ve içimdeki çocuk da öldü artık büyümeliyim ve hatta zorundayım sanırım..
tarif etmek isteyip edemiyor başa çıkmak isteyip çıkamıyorum.Yani öyle her kahkanın arkasında ince keman nağmeleriyle gelen sinsi bi acı gibi filan bile değil.Sürekli kıvrandıran bi acı ve yokluk eşliğinde yaşamak zorunda olduğumu biliyorum babasız kalan ömrümü.
doğmamış bebeklerimi kaybettiğimde imtihan ettim sanıyordum ama benim bu sınavı geçemeyeceğim o zamandan belliydi..
geriye kalan hiçç hiçç hiçç
Hiç en güvendiğiniz biri gitti mi.?Benim ki gitti.Gidince olmuyor hiç bişey olmuyor.
Öyle çokmuş ki ben de.
Söylenilen herşeyi yaptım gidiceğini biliyordum her sarıldığımda kokusunu içime çekmiştim.
Her seferinde seni seviyorum babacım demiştim. Ama o kokular içime çektiklerim yani şimdi
benimle değiller.
Benim için herşey demek olan gözleri yok benim için herşey demek olan elleri yok ;benim için herşey demek olan sesi gülüşü yok..Benim için herşey demek olan tüm biriktirdiğim anılarım anılarımız var sadece ..
Kardeşimle buruk buruk sonunu getiremediğimiz telefonlarımız var sadece
anne babam nasıl diye dilimin ucuna gelip gelip içime dönen kılıçtan keskin sözcüklerim var sadece ..
Oğlumun yaptığı bazı şeyleri keşke babam da görseydi diye serzenişlerim var sadece
her sabah uyandığımda ilk aklıma gelen babamsız dünyaya uyandığımı hissettiğim o saliselik anlar var sadece
başa sarıp sarıp gördüğüm o lanet krizle boğuştuğu banyodaki ayakizleri var gözümü kapayınca sadece.
Ama babam yok!!
Babamın nerde olduğunu çok iyi biliyorum zaman zaman da görüyorum. Lanet olsun ki hayat bu yüzden güzel dokunabilip koklayabiliyorsan sevdiğine doyasıya bakabiliyosan ela gözlerine senden zengini yok ki bu dünyada .
Babam da böyle derdi hayat hoştur gerisi boştur derdi.Hayat dediğin şey bazı şekillerde güzel babam ama bazende öyle yarım ki.
Hani gezmeye götürülerdi bizi kardeşimle ikimiz de utangaç yarı geceye kadar gidilen evin çocuklarıyla iletişim kuramaz sonra canciğer kuzu sarması olur deli gibi oynardık yorulup sızardık ikimiz de...
Babam kucağına alırdı otobüs durağına kadar boynuna gömerdim minicik burnumu babam kokardı işte aralardım uykulu gözlerimi babam bakardı işte ela ela
o gözlerle göremiycem bi daha hiç dünyayı
o kokuyla varolmuycak hiç bi zaman hayat
zaman buna nasıl ilaç olabilir...
Hani her baba ölünce ölen o çocuk varmış ya ona sordum.Söyle Çocuk Güray sence mutluluk nedir dedim.Meğer mutlu olmak ne kadar da basitmiş benim babam gibi mükemmel bi baba benim annem gibi muhteşem bi anne benim kardeşim gibi pırlanta bir kardeş herşeye yetiyormuş..Mutluluk neymiş inanabiliyor musunuz...
Mutluluk Her Pazar günü bizi götürdüğü sinemalar ,
Çınar Sinemasının yanındaki stantlardan kitap seçme seremonileri ,E.T yi izlerken korkup elini tutmakmış ,ateşlendiğimde, hastalandığımda hep bana bakan gözlerini görmekmiş..ayrı geçirilmiş bi yaz tatili dönüşü Her uçuşta Bulutların içinde çocuklarımın yüzünü görüyorum hanım gitme bu kadar uzun tatile diyen babammış ............
O ölen Küçük Güray böyle dedi mutluluk bu kadar basitmiş işte ..
Ben de bulutlara baksam yüzünü görür müyüm baba ?